CMK MÜDAFİİ KARŞI POLİSİN SUÇ İŞLEMESİ!

MÜVEKİL İLE GÖRÜŞME ESNASINDA ALINAN NOTLAR:

Olay şahsım tarafından yaşanmıştır. İstanbul Barosu tarafından görevlendirildiğim zorunlu müdafiilik görevimi icra etmek için savcılık sorgusuna katılmak üzere bir avukat arkadaşım ile birlikte İstanbul Adliyesi’ne gittim. Sorgu öncesinde şüpheli (müvekkil) ile müdafii olarak görüşme talep ettim. Bu talebim A adlı polis memurunca diğer polis memurlarının yanında olmadığı ve görüşmeye izin veremeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir. Şüpheli müvekkilin savcılık sorgusuna girmeden önce mutlaka benimle görüşmek istediğini belirtmesinin ardından bu talebimiz şüpheli polis memuruna tekrar yöneltilmiştir. Nöbetçi Savcılık biriminin giriş bölümündeki alan kalabalık olması sebebiyle müvekkil ile görüşmeye müsait olmadığı, müvekkil ile konuşulanların müvekkile kelepçeli aynı soruşturmanın diğer şüpheli şahıslarınca duyulacak olması ve şüpheli müvekkil ile görüşme yaptığımız esnada hemen yanımızdaki koltukta bir polis memurunun bulunması, ayrıca bir başka polis memurunun da çok yakınımızda ayakta beklemesi dolayısıyla CMK md. 154 kapsamında yasal hakkım olduğu üzere şüpheli müvekkil ile polis memurlarının konuşmalarımızı duyamayacağı bir yerde görüşmeyi talep ettim. Bu talebimin reddedilmesi üzerine anlayış göstererek başka polis memurlarının gelmesini bekledim. Diğer polis memurları geldiğinde haklı talebimi şüpheli polis memurlarına da yönelttim ve yineledim. Bu sırada A adlı polis memuru bu talebimde ısrarcı olmamam ve caydırma maksadıyla hem şahsıma hakaretlerde bulunmuş hem de üstüme yürüyerek tehditlerde bulunmuştur. Müdafiilik görevinin bana yüklediği misyonun yerine getirilmesi ve başka meslektaşlara aynı tutumun kolayca gösterilememesini arzulamam adına, olay günü işlenilen suçlara karşılık hukuk mücadelesi başlatmaya karar kıldım.

İŞİN MÜLAHAZASI :

Ceza muhakemesi hukuku, bünyesinde barındırdığı yaptırımların ciddiyeti nedeniyle bireyin devlete karşı korunmasının en mühim olduğu hukuk dallarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda suç şüphesi altında bulunan bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin etkin şekilde korunması hususunda müdafiinin varlığı önemli rol oynamaktadır. Müdafiinin soruşturma ve kovuşturma aşamasında etkin şekilde hukuki hizmet verebilmesi için Ceza Muhakemesi Kanunu’nda müdafiiye tanınan hak ve yetkiler açık ve anlaşılır şekilde düzenlenerek kanun koyucu tarafından güvence altına alınmıştır. Nitekim müdafiilik kurumuna tanınan hak ve yetkiler hukuk devletinin işlerliğinin ve insan haklarının korunduğunun en önemli göstergelerinden birisidir.

Savcılık şikayetine konu olayda da CMK md.150 /3 uyarınca zorunlu müdafiilik hizmetinden yararlandırılması gereken bir şüphelinin müdafiiliğini yürütmekte iken; şüpheli ile yalnız ve konuşulanların duyulamayacağı bir ortamda görüşme talebimiz reddedilmiştir. Oysa ki CMK md. 154/1 uyarınca:

“Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz.” denilerek müdafiin şüpheli veya sanık ile uygun bir ortamda görüşebilmesine dönük güvence sağlayan hüküm düzenlenmiştir.

Kanuni olarak tam güvence ile donatılmış müdafiilik kurumu uygulamada ise maalesef ceza muhakemesinde istenmeyen bir suje konumundadır. Özellikle adli kolluk personelinin müdafiiye karşı olan tutumunu değiştirmesi gerekliliği günümüzde hukuk camiasında kabul gören bir gerçektir. (Bu konuda ayrıntılı okuma yapmak isteyenler için bknz: Murat Volkan Dülger, “Ceza Muhakemesinde Müdafinin Konumu ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar”, Ankara Barosu Dergisi, 2012, S: 4, ss. 42-76 .) Bu sebeple etkin hukuki hizmet verebilmek amacıyla müdafiilikten kaynaklanan haklarımızı kullanma talebimizin hakaret ve tehditle karşılık bulması nedeniyle bir hukuk mücadelesi verebilmek için Cumhuriyet Baş Savcılığına şikayet dilekçesi sunduk. Dilekçe aşağıda paylaşılmıştır.

İSTANBUL CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

MÜŞTEKİ : Ahmet Adıgüzel
Gürsel Mah. Özoğul Cad. No: 10 /B Kağıthane /İSTANBUL

VEKİLİ :(Şahsım tarafından bir başka meslektaşa vekalet verilmek suretiyle suç şikayeti takip edilmiştir. )

ŞÜPHELİ : İstanbul Emniyet Müdürülüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görev yapan ….. Sicil nolu polis memuru

SUÇ TARİHİ :

SUÇUN KONUSU : Hakaret, Tehdit

AÇIKLAMALAR

1-) Müvekkil Av. Ahmet Adıgüzel, ../../.2019 tarihinde İstanbul Barosu tarafından zorunlu müdafii olarak görevlendirildiği 2019/….. soruşturma nolu dosyada savcılık sorgusuna katılmak üzere avukat B ile İstanbul Adliyesi’ne gitmiştir. Sorgu öncesinde zorunlu müdafiiliğini yaptığı şüpheli ile savunması hakkında görüşme talep etmiştir. Şüpheli polis memuru diğer memurlar yanında olmadığı için görüşmeye izin veremeyeceğini söyleyerek talebi reddetmiştir. Müvekkilin sorguya girmeden önce mutlaka görüşmek istediğini belirtmesinin ardından Nöbetçi Savcılık biriminin giriş bölümündeki oturma alanında şahıs ile görüşmeye başlamışlardır. Oturdukları bölümde hemen yan koltuklarında oturan bir polis memuru bulunması ayrıca bir başka polis memurunun da çok yakınında ayakta beklemesi nedeniyle müvekkil CMK m. 154 kapsamında yasal hakkı olduğu üzere şüpheli şahıs ile polis memurlarının konuşmalarını duyamayacağı bir yerde görüşmeyi talep etmiştir.

CMK m. 154 hükmü şu şekildedir:
“Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tâbi tutulamaz.”

2-) Müvekkilimiz müvekkili olan şüpheli şahısla görüşme talebinde bulunmuş, bu talebi şüpheli polis memuru tarafından sert bir üslupla ” ben şuanda tekim” denilerek reddedilmiştir. Orada başkaca polis memurları olmasına ve adliye içinde nöbetçi savcılığın giriş bölümünde olunmasına rağmen reddedilen bu talep üzerine müvekkilimiz anlayış göstermiş ve başka polis memurlarının gelmesini beklemiştir. Diğer polis memurları geldiğinde bu talep şüpheli polis memurlarına yöneltilmiş ve orada ki polis memurlarından biri “biz sizi zaten dinlemiyoruz ki, zaten ifadesini aldık artık daha etkimiz de olmaz sizi anlamıyorum” diyerek müvekkilin talebine karşı burada yanımızda konuşun demiştir. Müvekkil bu talebimizin kanuni hakları olduğunu belirterek yinelediğinde de şüpheli polis memuru ayağa kalkmış ve elini müvekkile doğrultarak yüksek sesle “senin amacın ne, dün akşamdan beri çok oldun, ne yapmaya çalışıyorsun” demiştir. Müvekkil kendisine “yasal olmayan hiçbir şey istemediklerini sadece işlerini yapmaya çalıştıklarını, kendisiyle bu üslupla konuşamayacağını” söylemiştir. Bunun üzerine şüpheli polis memuru müvekkilin üzerine doğru yürüyerek vurmak için elini kaldırmış ve “bak sen çok oldun adam akılı dur, siz Allah mısınız, peygamber mi lan, demirden korksak bu işi yapmazdık, avukat mavukat dinlemem” laflarını zikretmiş. Araya giren polis memurları ve hatta orada hakkında gözaltı kararı verilen diğer şüpheli şahıslarca şüpheli polis memuru müvekkilimize saldırmasın diye engellenmiştir. Müvekkilimiz herhangi bir hakarete veya bağırma içerisinde bulunmamıştır. Sadece polislerin görüşmeyi dinlemesini doğru görmemiş işini yapıyorken aralarında menfaat çatışması olan şüpheli şahısların kendi müvekkili ile konuşmasını da duymasını doğru bulmamış ve kendi müvekkili ile hemen orada ki diğer oturma yerinde görüşmek istemiştir. Kaldı ki müdafiler müvekkilleri ile görüşme isteklerini de gerekçelendirmek zorunda değildir. Zira bu imkan yasa tarafından müdafiye tanınmış ve etkin hukuki hizmet verilmesi için zaten müvekkilleri ile görüşmeleri kadar doğal bir durum da yoktur.

3-) Şikayet konusu olay İstanbul Adliyesi Nöbetçi Savcılıklar bölümü giriş kısmında gerçekleştirilmiştir. Olay yerinde farklı açılardan kayıt yapan güvenlik kameraları bulunmaktadır. Bu kameraların incelenmesi suretiyle şüphelinin beden dilinden olayın gerçekleşme biçimi daha net bir biçimde anlaşılacaktır.

4-) Şüphelinin müvekkile yönelik gerçekleştirmiş olduğu eylemler TCK m. 125 hükmü kapsamında hakaret ve TCK m. 106 hükmü uyarınca tehdit suçlarını oluşturmaktadır. Müvekkil İstanbul Barosuna kayıtlı bir avukattır. Şikayet konusu olay müvekkil avukatlık mesleğini icra ederken avukatlık sıfatından dolayı gerçekleşmiştir. Avukatlık Kanunu m. 1 hükmü uyarınca “Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir.” TCK m. 6/1- c hükmü ve bu hükmün gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere “… mesleklerinin icrası bağlamında avukat veya noterin kamu görevlisi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.” Dolayısıyla şüphelinin şahsıma karşı işlemiş olduğu hakaret suçu kamu görevlisine görevinden dolayı işlenmiş bir suç olup TCK m. 125/3-a kapsamında değerlendirilmelidir. Ayrıca olay anında olay yerinde başkaca pek çok kişi bulunmakta olup hakaret fiili alenen gerçekleştirilmiştir. Şüpheliye verilecek cezanın TCK m. 125/4 hükmü uyarınca artırılması gerekmektedir.

HUKUKİ DELİLLER:

1-) İstanbul Adliyesi Nöbetçi Savcılıklar bölümü giriş kısmında yer alan güvenlik kamerası kayıtları,

2-) Tanık (Olay anında olay yerinde bulunan Av. B ve sair tanıklar)

ve sair deliller

NETİCE-İ TALEP: Yukarıda açıkladığımız ve resen göz önüne alınacak nedenlerle; şüpheli hakkında, görevini icra eden kamu görevlisine hakaret ve tehdit nedeniyle soruşturma yürütülmesi ve cezalandırılması için kamu davası açılmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz. (../…/ 2019)

Leave a comment

×

Powered by WhatsApp Chat

× WhatsApp Destek